Anne babalar,büyük bir heyecanla dünyaya getirirler bebeklerini.Hakkında kendilerince hayaller kurup,planlar yaparlar: “Doktor olacak benim oğlum/kızım.Ben aslında doktor olmak istiyordum,ama olamadım.

Benim yapamadıklarımı o yapacak! vb. hayaller kurarlar.İşte bu ‘aslında’ ile başlayan cümlelerin altında hep kendi isteklerini, özlemlerini ve hayallerini gerçekleştirme arzusu yatar.Anne babalar için çocuklar, isteklerine göre şekillendirecekleri bir çamurdan farksızdır.

Fakat bazen bu heykeltıraşlık işini abarttıkları görülür.Farkında olmadan,olması gerektiğinden çok farklı bir çocuk figürü oluştururlar.Çünkü çocuklar,ebeveynlerinin kendilerine yüklediği aşırı görev ve beklentiler altında zamanla ezilmeye başlarlar:

– Sınıfın 1. si sen olmalısın.
– Derslerinden hep ‘Pekiyi’ almalısın.
– Her şeyi çok iyi yapmalısın.

türünden söylemler,zamanla çocuğun bilinç altında “Ben hep iyi olmalıyım.Yaptığım her şey mükemmel olmalı.Asla hata yapmamalıyım. Hata yapmak iyi bir şey değildir.Hata yaparsam kimse beni sevmez.” vb. türde düşüncelerin yerleşmesine neden olur.Bu tür çocuklar, zamanla hayatı bir görev ve kurallar yığını olarak görmeye başlarlar ve hayatlarında öncelikli sıraya derslerini ve ödevlerini koyarlar.

Oyun,eğlence vb. etkinlikler onların dikkatini çekmez hale gelir.Eğlenmek yerine ders çalışmaları gerektiklerini düşünürler. Yaptıkları herhangi bir işte başarısız olup,
bu konuda ailelerinden kötü bir geribildirim alırlarsa da,kendilerini görev ve sorumluluk almaktan sakınırlar ve yapılması gereken işlerini sürekli ertelerler.Bunun en önemli nedeni çocukta oluşmaya başlayan ‘kendine güvensizlik’ duygusudur.

Çocuk,başaramama,mükemmel olamama endişesi taşır.Bu tür çocuklarda gerginlik,ani hareket ve tepkiler vb. davranışlar görülür. Bu durumla karşılaşan ebeveynler bu sefer de çocuklarını yaramaz,şımarık ya da saygısız olmakla suçlarlar.Çocuk bir yandan kendi içinde ki çatışmalar ile mücadele etmeye,diğer yandan da çevreden gelen müdahalelerle baş etmeye çalışır.

Bu yapıdaki çocukları gerek anaokulunda, gerekse üst sınıflarda tespit etmek hiç zor değildir.Bu tür özellikler taşıyan çocuklar;

*Bir işi yaparken gereğinden fazla zaman harcarlar ve diğer arkadaşlarına göre geride kalırlar.
*Erteleme davranışı görülür.
*Düşük not aldıklarında ya da başarısız olduklarında ağlama,tepinme vb. davranışlar görülür.(Daha çok küçük yaştaki çocuklar için geçerli)
*Bazıları sessiz ve içine kapanıktır,arkadaşları ile pek iletişime geçmezler.Çoğunlukla iletişim problemleri yaşarlar.
*Başkalarının, kendi haklarındaki ya da yaptıkları bir iş hakkındaki yorumları onlar için çok önemlidir.
*Dikkat,konsantrasyon ve uyum bozuklukları görülebilir.
*Kararsızlık görülür.
*Kendine güven problemi yaşarlar.

İnanıyorum ki hiçbir anne baba çocuklarına bu tür bir zarar vermek istemez.Fakat ne yazıktır ki gerçek bu.Çocuklara yüklenen
fakat onların kaldıramayacağı türden ağır yükler, roller, hepsi onlarda ‘mükemmelliyetçilik’ davranışının gelişmesine neden oluyor.

Gelin ‘mükemmel çocuk’ hayalimizden vazgeçelim.Bu hayatın bir yarış,onların da birer yarış atı olmadıklarını kabullenelim ve onları olması gerektiği yetiştirelim..Çünkü onlar bizim geleceğimiz..

Merve AKYOL
Marmara Üniversitesi/Okul Öncesi Öğretmenliği