Şimdiki çocukları ve gençleri disiplin altına almak sorun oldu. Onları anlamak iyice zorlaştı. Ne büyüklere saygıları kaldı, ne terbiyeleri. Aileleri ile toplumun kural ve değerleri onlar için hiçbir şey ifade etmiyor.Biz gençliğimizde böyle değildik. Bu sözleri tanıyor muyuz? Evet, çok yakından tanıyoruz. Sümerler’den kalma (İ.Ö. 3500-1900 ) kalma bir tabletteki şu sözlere bakın: “Artık büyü. Okuluna git, oku. Sokaklarda aşağı yukarı dolaşma. Sen sabah akşam bana eziyet ediyorsun. Sabah akşam eğlence uğruna zamanını boşa geçiriyorsun.” Dört bin yıl önce söylenmiş sözlerin bugünün anne babaları tarafından da aynı şekilde söylenmesi tesadüf mü?

Çocuğun eğitimi doğumla birlikte başlar. Çocuğun fiziksel, zihinsel, sosyal ve duygusal gelişiminin en önemli ögesi yaşamın ilk yıllarında (0-6 yaş) aile içinde oluşmaktadır. Bu nedenle ana baba çocuğunun kişiliği ve gelişiminde en önemli rolü oynar. Çocuklarla, büyükler arasında iletişim problemi, karşılıklı olarak birbirini anlayamamak yatıyor bu sorunların altında. Bu sonucun nedenleri aslında ana babaların belki inanarak belki de başka bir yol bilmedikleri için zorunlu olarak uyguladıkları eğitim anlayışında saklı.

Çocukların ve gençlerin toplumda yarattığı sorunlar için aynı zamanda herkes anababaları suçlar. Ana babalar suçlanıyor ancak onlara neyi yanlış yaptıklarını, yapmaları gerektiğini nereden öğreneceklerini bilmemektedirler. Günümüzün ana babaları çocuklarını yetişkirirken kendi ana babalarının, dedelerinden öğrendiği yöntemleri kullanıyorlar. Ancak tüm toplumsal kurumlar, araç- gereçler değişip gelişirken, anababa çocuk ilişkisi iki bin yıl önce kullanılan yöntemlere dayandırıldığı için hiç değişmemektedir. Ve pek çok çatışma ve şiddetin kaynağı olmaktadır.

Öte yandan insan ilişkilerinde yeni bilimsel yöntemler edinildi; Çocuk gelişimi, insanlar için psikolojik olarak sağlıklı bir ortamın nasıl yaratılacağı, çocuğun gelişimine nasıl doğru katkıda bulunulacağı, anababalar ve çocuklar arasında ilişkiler hakkında doğruluğu saptanmış yeni bilgiler gelişmiştir. Yeni bilgiler sadece uzmanların kendi aralarında konuştuğu ve kitaplardaki bilgi olmaktan çıkmalı, bu bilgilerin gerçek kullanıcısı olan tüketicilere, yani anababalara ulaşmalıdır.

Çocukların Öteki Ana Babaları ( Bakıcı-Dadı, Öğretmen V.B)

Aynı zamanda Çocuklarımız yaşamları boyunca, kendilerine anababa sorumluluğu yüklediğimiz bazı yetişkinlerin, başka bir deyişle, öteki anabalarının etkisinde kalmaktadırlar .Bu kişiler çocuklarımıza karşı bizim işlevimizi görürler. Onların büyümesi ve gelişmesinde güçlü etkileri vardır. Bunlar , Çocuk Bakıcıları-Dadılar- Öğretmenler, Okul müdürleridir, rehberlik uzmanlarıdır.

Çocuklarımızı böyle “yedek ana babalara” devredince onların yetkinliği konusunda düşünmemiz gerekir. Onların çocuklarımızla olan ilişkileri iyileştirici ve yapıcı mı olacak? yoksa yıkıcı mı? Bunlar önemli sorulardır. Çünkü çocuklarımızın yaşamları ilişki kurdukları yetişkinler tarafından önemli ölçüde etkilenecektir.

Bu profesyonel kişilerin ( bakıcılar, öğretmenler v.b) çocuklara karşı tavırları ve ilgilenme yöntemlerinin eksik olduğunu biliyoruz. Onlar da çocukları dinlemiyorlar, susturuyorlar ve benlik saygılarını zedeleyecek şekilde konuşuyorlar. Çocukların davranışlarını denetim altına almak için güç ve otorite kullanıyorlar. Ana babalar gibi, yetişkin ve çocuklarla olan ilişkilerinde etkili bir iyileştirici kişi olmak için uygun şekilde eğitilmemişlerdir. Bu nedenle çocuklara zarar veriyorlar.

SONUÇ; Çocuklarımızın şiddet kullanıyor olması ve şiddete yönelmesini engelleyecek tek şey yetişkinlerin onlarla iletişim kurmayı becerebilmeleridir. Anababa ve öteki Ana babalar için çocuğu anlama ve çocuğun gelişimine doğru katkıda bulanacak, iletişim becerilerinin öğretildiği Ülke çapında Eğitim Kampanyaları başlatılmalıdır.

Kendi kendine yeten, Özgüvenli, atak, girişken, sorumluluk alan, soru soran, kurallara niçin uyması ya da uymaması gerektiğini bilen, hakkını arayan, liderlik vasıflarına sahip, kendi ve çevresi ile barışık, mutlu bir insan yetiştirmek için, demokratik bir toplum için ana babalarımızı ve öteki ana babalarımızın eğitiminde sorumluluk almalıyız.

Yerel yönetimlerin, sivil toplum kuruluşlarının, Üniversitelerin, Özel Eğitim Merkezlerinin, Milli Eğitimin, ana babalarımızı bu işin içine katarak, iş birliği yaparak çağdaş demokratik bir toplum için bir sorumluluk alma zamanı gelmiştir.

Pervin Albayrak