İnsan ÖĞRENEN bir varlık olduğu için dünyadaki diğer canlılardan ayrılarak üstünlüğünü ortaya koymuştur.
İlk insandan başlayarak, öğrenme yeteneği sayesinde insanoğlu sürekli olarak gelişmiş ve bu gelişimini hala sürdürmektedir.
İnsanoğlu bu gelişimini sürdürürken karşı karşıya kaldığı birçok sorun ortaya çıkmıştır .Bu sorunları aşmak için de büyük çaba göstermiştir ve göstermeye devam etmektedir. Bu çabaların başında ise insanın kendi yapısını çok iyi tanıma çabası gelmektedir. Eğer insan kendi yapısının nasıl bir yapı olduğunu tam olarak analiz edebilirse o oranda karşı karşıya kaldığı soruları çözebilecektir.
Bugünkü bilimsel çabaların sonucunda insanla ilgili bilinen en somut gerçek; onun tek yönlü, tek merkezli olmadığı, tersine son derece karmaşık ve çok merkezli bir yapı olduğudur. Bu güne kadar elde edilen sonuçlar bize insanın duygusal, düşünsel, fizyolojik, psikolojik ve ruhsal bir varlık olduğunu göstermektedir. Gelişme ve gelişmişlik söz konusu olduğunda insanın tüm bu özeliklerinin göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
Gelişme, bahsedilen bu merkezlerin tamamında meydana gelen sürekli olumlaya giden değişme ile ancak mümkündür. Eğer insanın bu yönlerinden biri geri kalır ya da birinde olumsuza doğru giden bir değişim söz konusu olursa gelişmeden bahsetmek olanaksızdır. Buradaki olumlu değişimin ölçüsü ise elde edilen sonuçların insana sağladığı her türlü faydadır.
İşte insan bu gelişmeyi, öğrenen bir varlık olmasına borçludur. Öğrenme sayesinde insan kendinde / davranışlarında değişiklik yaratmaktadır. Yarattığı bu sürekli değişimi ise bütün yönleriyle gerçekleştirdiğinde mükemmele giden yolda devam edecektir. Bunu sağlayacak olan; öğrenilenlerin sonraki kuşaklara doğru ve eksiksiz aktarımıdır. İşte bu gerçeklik sonucunda, insanın bu alandaki tüm sorunsalıyla ilgilenen EĞİTİM alanı ortaya çıkmış ve bir bilim haline gelmiştir. İnsan mükemmelleşme yolundaki serüvenine devam ederken; insanla ilgili her alanda kendini vazgeçilmez olarak hissettiren ve bu amaca ulaşmada en etkili tek aracın eğitim olduğunu görmekteyiz.
İnsanın kendisine, bir armağan olarak sunulan hayatını, sahip olduğu tüm olanaklarını kullanarak, tüm potansiyelini açığa çıkararak yüksek kalitede, huzurlu, mutlu ve sağlıklı yaşayabilmesi için gerçek ihtiyaçlar doğrultusunda doğru ve eksiksiz bir eğitime ihtiyacı vardır.
Bugün bilim bize göstermektedir ki; eğitim daha anne karnında başlamaktadır. Daha anne karnında öğrenen bir varlık olduğumuz göz önüne alındığında eğitimin insan yaşamındaki önemi de bir o kadar daha fazla hissedilmektedir. Eğitimin bu anlamda anlaşılan önemi hayatın her alanında kendini gösterdiği için tüm kurum ve kuruluşlar ve başta devletler olmak üzere bu alanda çok ciddi yatırımlar yapılmaktadır.

İnsanoğlunun içinde taşımış olduğu sınırsız gücü ortaya çıkarmak ve bu gücü doğru yönlere kanalize ederek gelişmeyi sağlamak ancak eğitim yolu ile olmaktadır. Hayatın her alanında var olan eğitim belli bir dönemde başlayıp biten bir süreç değildir. Bireyin yaşamından ölümüne kadarki tüm zamanı kapsayan bir süreçtir. Bunun nedeni de insanın değişmeyen, durağan bir yapıya değil, sürekli değişen dinamik bir yapıya sahip olmasıdır.

İnsan doğuştan hiçbir bilgi sahibi değildir. İnsanın kazandığı her davranış zeka sahibi bir varlık olarak öğrenme yolu ile sonradan kazanılmıştır. Öğrenmenin kısıtlandığı ya da yetersiz, tek yönlü olduğu kişi ya da toplularda değişmenin gelişme yönünde olmadığı gözlenmektedir.

Oysa insan bundan çok daha fazla bir varlıktır. Bu yanlış ve yetersiz eğitimlerin uygulandığı durumlarda insanın sahip olduğu kaynakları kullanması engellenmiş ve bundan dolayı da kendisine sunulan eşsiz zenginlikteki yaşama hakkı ortadan kaldırılmış olmaktadır.

Yaşamak sahip olduklarımızı keşfetmek, keşfetmek ise doğru bir eğitim yolu ile yeni davranışlar kazanmak, yani öğrenmektir. Öğrenmenin bilimsel bir eğitim faaliyeti ile gerçekleştiği toplumlarda ancak bir bireyin değişiminden bahsedilebilir. Bu değişimin bireyin tüm yönlerinde gerçekleştirilmesi söz konusu olduğunda ise gelişmişlikten bahsedilebilir.
Unutulmamalıdır ki; gelişmiş bireyler gelişmiş toplumları oluşturur. Bunun yolu da bilimsel verilerden, yöntem ve tekniklerden yararlanılarak verilen eğitimdir.