Kalp çarpıntısı, Hızlı soluk alıp verme, Ateş basması, Vücutta uyuşmalar, Mide bulantısı, Karın ağrısı, İshal, Baş ağrısı, Göğüs ağrısı, Baş dönmesi, Baygınlık hissi, Sık idrara çıkma, Uykusuzluk gibi bedensel şikayetler ve korkulu rüyalar ve yalnız yatamama gibi davranışlar eşlik eder.

Kaygılı çocuklar genellikle gergin, ağlamaklı, huzursuz, düşüncelerini toparlamakta güçlük çeken çocuklardır. Genellikle birilerine yapışma, bağımlı olma, çekingenlik gibi davranışlar gösterirler. Okul öncesi çocuklarda daha çok bedene zarar geleceği kaygısı ön plandayken, okul çocuğunda çevresi ve yaşıtları tarafından onaylanmayacağı kaygısı ön plana çıkar. Çocuk kendi fikrini söylemekten çekinebilir, birilerinin yardımı ve desteği olmadan bir işe girişmek istemeyebilir, arkadaşlık başlatmakta zorluk çekebilirler.

Çocuğun kaygıları nedeniyle derse konsantrasyonu zorlaşabilir, bu nedenle ders performansı düşebilir. Yanlış bir şey söyleyebileceği korkularıyla derse katılımı azalabilir. Derslerini başaramayacağı endişesiyle okula gelmek istemeyebilir. Daha sonra yaşanan bu sıkıntılar nedeniyle çocukta bir depresyonun ortaya çıkması kolaylaşabilir. Genellikle bu çocukların annelerine baktığımızda sıklıkla onların da kaygılı, evhamlı kişiler oldukları görülür.

Çocuklarda kaygı üzerine araştırmalar yapmış Eisenberg’e göre çocuklarda görülen kaygı annelerinden onlara geçen kaygıdır. Ancak sadece anne değil çocukla birebir ilişki içindeki babanın, öğretmenin de kaygı düzeyleri önemlidir. Çevresinde rahat, güvenli ortam hisseden çocukların sıkıntılarıyla daha rahat baş edebildikleri görülmüştür.

Kaygılar çocukların yaşam kalitesini düşüren ve mutlaka ele alınması gereken bir sorundur. Ancak burada da çocukların tüm psikiyatrik sorunlarında olduğu gibi ebeveyn, öğretmen, uzman ve çocuğun işbirliği çok önemlidir.

Uzm. Dr.Gökçe KÜÇÜKYAZICI
Çocuk ve Ergen Psikiyatristi