Kız çocukların en önemli özdeşim modelleri anneleridir. Genellikle anneleri gibi tepki verir, anneleri gibi hareket eder, anneleri gibi giyinirler. Süslenme ise yüzyıllardır kadın doğasında var olan bir eğilimdir ve kız çocuklar da kendi cinsiyet özelliklerinin farkına varmaya başladıkları andan itibaren kız rolüne uygun davranmaya başlarlar.

Bu dönem yaklaşık 2 yaş civarıdır. Burada anne-babanın hangi özellikleri pekiştirdiği de önem kazanmaktadır. Feminen özellikleri öne çıkarılan, pekiştirilen, buna özendirilen kız çocuklar, feminen davranmaya daha istekli olmaktadırlar. Günümüz toplumunda tüketilecek malzeme alternatiflerinin fazla olması, tüm bu alternatiflerin son derece cezp edici bir şekilde sunulması, ister istemez tüketicinin algısını etkilemekte ve ihtiyaç yaratmaktadır. Bu da hem anne-babaların hem de çocukların seçimlerini etkilemektedir. Bir şekilde “daha kadınsı olmak” kız çocuklar için özendirilmekte, başka deyişle kız çocuklar kadınsı olmaya “kışkırtılmaktadırlar” Çocukların yaşamı deneyimledikleri en önemli araç oyuncaklarıdır.

Eski bez bebeklerin yerini süslü, fazla feminen Barbie’ler alınca, çocukların kendileriyle özdeşleştirdikleri, kendi iç dünyalarının yansıması olan malzemeler onları daha fazla kışkırtmaktadır. Barbie kültürüyle birlikte Barbie’nin kullandığı tüm malzemelerin satışa sunulduğu (giysiler, takılar, ayakkabılar, çantalar ve hatta parfüm) çocukların müşteri olduğu bir pazara dönüşmüştür. Küreselleşme ile birlikte neredeyse tüm dünyadaki kız çocuklara Barbie (ve benzerleri) aracılığıyla, nasıl giyinmeleri, nasıl görünmeleri, nasıl davranmaları gerektiği konusunda bir rol modeli sunulmaktadır. Aynı şey yetişkinlerin de yaşamında mevcuttur. Moda tüm kadınları bir şekilde etkilemekte onlara da daha genç, daha güzel, daha zayıf, daha çekici ve daha seksi görünmek bir hedef olarak sunulmakta ve bu pazarın müşterisi olmaya davet edilmektedirler.

Sonuçta algımızı, beğenimizi ve seçimlerimizi etkileyen akımların dışında kalmamız oldukça güç. Bunun içinde yer almak çağa ayak uydurmak ile denk tutuluyor. Burada önemli olan hem annelerin hem de kız çocukların kendi birey olma özelliklerinin, farklı ve özel yönlerinin ortaya çıkarılmasıdır. Ailelere düşen görev çocuklara her konuda değişik alternatifler sunmaktır.

Çocukları bir şekilde daha fazla cezbeden Barbie ve benzerleri çocukların sürekli talebi olabilir. Ancak belki başka eğitimsel oyuncaklar bulmak, bunları araştırıp çocukla birlikte oynayacak zaman ve ortam yaratmak çocuğun Barbie’lere ve Barbie kültürüne ait tüketim maddelerine ilgisini de başka yöne yönlendirebilir. Aynı şekilde televizyon programlarını kontrolsüz bir şekilde seyretmeleri yerine, çocukların değişik zihinsel ve duygusal özelliklerini ortaya çıkarmaya yarayan başka programlar izlemelerini teşvik etmek, bu programları birlikte izleyerek çocuğun ilgisini çekmek ailelerin görevidir.

Toplumda Çocuklara “güzel görünmenin”, “çekici olmanın” ve özellikle de “başkaları tarafından beğenilmenin” en önemli şeyler olduğu mesajının verildiği çok fazla alan bulunuyor. Tüm bunları belli bir süzgeçten geçirmek de ailelerin görevi. Sadece süsün, güzelliğin, modaya uygunluğun pekiştirilmesi ve kızların buna özendirilmesi hem yaşam hedeflerinin oluşturulmasını engelliyor hem de moda olanın dışında kalındığında birçok duygusal sıkıntı (yetersizlik, değersizlik, yalnızlık, başarısızlık duyguları, beğenilmeme endişeleri) yaşanmasına neden olabiliyor. Çocukların değişik alanlardaki yetilerinin, özelliklerinin ön plana çıkarılması, var olduğu düşünülen becerilerin desteklenmesi, başka insani erdemlerin öncelikli olduğu mesajlarının verilmesi ve tabi bu konuda örnek olunması çocukları kadınsı olmaya özenmekten koruyabilir.

Tüm çocukların kendi gelişim evrelerine uygun bir ortam içinde olmaya, kendi ilgi ve yeteneklerini geliştirmeye, uygun modeller ile var olan potansiyellerini kullanmaya ihtiyacı vardır. Her şeyin çok hızlı değişip geliştiği, hızlı tüketildiği günümüz toplumunda, çocuklara kalıcı erdemler kazandırmak, onları yaşlarından büyük olmaya değil “yaşına uygun bir çocuk olmaya” özendirmek ailelerin sorumluluğundadır.

Belgin Temur
Uzm. Pedagog