Türkiye’de bugün belirlenen rakamlara göre yaklaşık 8.5 milyon engelli birey var.Bunlardan yaklaşık 2 milyon kadarı okul çağındaki çocukları içeriyor.Dünyada ise bu sayı 10 milyon.Gördüğümüz gibi rakamlar bir hayli fazla.

Engelli çocuk sayıları arttıkça, eğitim gereksinimleri ve sorunları da fazlalaşıyor haliyle.Dünyada engelliler için eğitim adına yapılan çalışmalar son yıllarda hız kazanmışken,ülkemizde bu süreç biraz
daha yavaş işliyor.İllerimizde yeterli sayıda özel eğitim merkezi bulunmuyor.Özellikle doğu illerinde aileler, çocuklarını bu merkezlere
götürmek istemiyor,çünkü kulaktan dolma bilgileri onları bu merkezlere gitmekten alıkoyuyor.

Öyle ki,sırf utandığı için çocuğunu yanına alıp bir yere gitmek istemeyen aileler bile var.

Engelli çocukların eğitiminde,özel eğitim merkezlerinin yanında kaynaştırma eğitimine de ihtiyaç var.Kaynaştırma eğitimi, engelli çocukların,normal gelişim gösteren çocuklarla birlikte, uygun programlar eşliğinde eğitim görmesini içeriyor.Fakat maalesef ki ülkemizde, kaynaştırma eğitimine gerektiği kadar önem için gerekli bilgi ve donanıma sahip öğretmen açığı oldukça fazla.

Bu işi yapabilecek öğretmenlerin çoğu da
bu hizmeti vermek için yüksek ücretler istiyorlar.Haliyle bu alandaki açık hızla büyüyor.

Tüm bunların eğitimsel yanı olduğu kadar,psikolojik yanı da var.Özellikle aileler bu konuda çok hassas oluyorlar.Bu durum karşısında nasıl davranacağını bilemeyen ailelerin sayısı oldukça fazla.

Bu nedenle özel eğitim konusunda ilk olarak bilinçlendirilmesi gereken kişiler,aileler. Engelli bir çocuğa sahip olmanın ne demek olduğunu en iyi olarak onlar bilirler.Bu yüzden kendimizi onların yerine koyarak yapılması gereken ne varsa,yapmaya çalışmalı,bu alandaki yetersizlikleri gidermek için çabalamalıyız.Durumun daha iyi anlaşılması için, engelli bir annenin sözlerine yer vermek istiyorum:

“Sen kaçırdığın çocukluğunu kendince yaşarken, hepimiz için hayata yeni bir bakış sundun. Eğittin, öğrettin.

İnsanları oldukları gibi kabul etmeyi, umudu, sabrı, gereksiz şeylere kaygılanmamayı, hüznü, yetinmeyi, küçük mutlulukları kaçırmamayı, en
zorlu anlarda bile gülümseyebilmeyi ve yürekten sevmeyi seninle öğrendim. Yaşıyor olmanın gerçek anlamını bugün biliyorum.

Seninle yaşayıp, paylaşmayı istediğim şey sadece normal gelişim sürecindi… Ne yazık ki yaşadığımız bu durum hiçbirimizin ne elinde idi ne de istediğimiz… Biz gelişimimizi zamana yaydık seninle. Uzun oldu, zor oldu. İnanılmaz güçlükleri birlikte aştık.

Farklı olmayı ve farklı yaşamayı da öğrendik. Savaşımızdaki minik zaferlerle sevinmeyi de.
Bana “anne” demeyi ve beni öpmeyi başarabildiğin için, zeytin gözlerini gözlerimden kaçırmadığın için sağol yavrum. Çok yaşa ve sağlıkla…

Seninle, başarabildiğin her şeyle gurur duyuyorum. Seni, sen olduğun için ve olduğun gibi seviyorum.”

Güzide UZUNÖMEROĞLU TEKE / Ankara
Ankara Otistik Bireyler Derneği Bşk.
Çocuğun Adı: Damla TEKE
Tanı: Otistik

(Kaynak:”Anlat Anne” Engelli Çocuk Sahibi Özel Annelerden Özel Çocuklarına Mektuplar,Koordinatör: Saygı Özel Eğitim Kurumları)

Görüldüğü üzere yapılması gereken çok şey var.Bunun için hem biz eğitimcilere,hem de sizlere pek çok görev düşüyor.Lütfen bu çocuklara sahip çıkalım.Özel eğitim merkezlerinde bizler de çalışmak için gönüllü olalım.Bu alan için gerekli eğitimi alalım.Anne-baba olarak da bu ailelere
destek olalım.

Onlar bizlerin de çocukları.Lütfen duyarlı davranalım…

Merve Akyol