Boyundan büyük laf etmek tadında, boşanmış çocuklar var her bir yanımızda.

Önce kabullenmiş gibi, büyük bir olgunlukla olayı benimsemiş gibi görünüyorlar. Uzun bir süre tadını çıkarmaya çalışıyorlar. Bir tarafta para, bir tarafta isteklerine boyun eğen ebeveynler. Onlar için çabalayan büyükler.

Bir süre sonra istekler ve hırçınlıklar, iç kavgaları ve özlemleri ile dolu bir dünya kurmaya başlıyorlar. Hiç bir çocuk annesinin yerine başka bir anne, babasının yerine başka bir baba koymak istemiyor. Çünkü insanın doğasında anne ve babanın özel bir yeri var.

Bazen ağlamaların bir köşesine “Annem olsaydı, bana böyle yapmazdın!” hıçkırıkları yerleştirirken, bazen “Anne ben hep seninle kalabilsem, keşke o eve gitmesem!” nağmeleri ile sanki acıyan yüreklere şırınga ile biraz daha acı yükleyebiliyorlar.

Babaları veya anneleri başkaları ile evlenmeye kalkışırsa; yada yeni bir anne adayı ile tanışırlarsa, işte o zaman yaşları ne olursa olsun küçücük dünyaları ortaya çıkıveriyor. Anneye daha çok düşkünlük, babadan ve yeni gelecek anne-abla adayından nefretler, tartışmalar, küsmeler, evi terk etme eğilimleri, okulu bırakma tehditleri…

Tabi ki her çocuğa mahsus olmayan duygular bunlar. Genelde kabullenemeyecek, boylarından büyük sorumluluklar.

Onların penceresinden bakarsak haksız olmadıklarını da görebiliriz. Onlar sizlerden, bizlerden birer parça. Evlerinin, oyuncaklarının, kitaplarının, en güzel veya en kötü okul anılarının arasında anne ve babalarına anlatacaklarını, paylaşacaklarını başkasına vermek istemezler.

Belki ilerde yaşanacak travmaların temelleri atılacak kadar üzecek onları. Belki için için çözemediği, en kötüsü de konuşamadığı günler olacak.

Çok yaşanmış, belki de anlatılamamış dost hikayeleri de var.

Benim nacizane gözlemlerimle;

Önce “Ben evliliğe hazır mıyım, çocuğum hazır mı, yeni eş adayım bu dünyaya hazır mı?” sorguları ile başlanabilse, gerektiğinde bağımlılık yapmayacak dozda , küçücük gönlüne yer açtırılsa, onların sadece bir çocuk değil de düşünen bir beyin, gören bir çift göz, anlayan bir ruhları olduğu farkedilse.

Belki bunlarla başlanıldığında, yolun çoğunu katettiğimizi görebiliriz. Belki kendi adımıza, çocuğumuz adına, ailemizin adına bir şeylerle savaştığımızı fark edebliriz.

İşte sadece onların gözü ile bakmakla başlayabilmek gerekir. Onların alışma süreleri ve onların küçücük dünyaları. Küçük masallara dalan küçük dünyaları.. Güzel biten masalların sonunda sizin gibi ebeveyn olan dünyaları.

Onlar bu yaşta boşanmanın ve boşanmanın yükünün dünyalarına soktuğu getirileri ve götürüleri öğrenmeye çalışıyorlar. Onlar kocaman boşanmış küçücük insanlar. Belki de çok olgunlar. Belkide çok çocuksular.

Öncelikle çocuk gözü ile bakabilen ebeveynler olabilmek dileği ile.