Anne ve babaların sürekli çocuklarının korkularıyla ilgili şikâyet ettiklerini görüyoruz. Peki, çocuklar neden korkuyor? Acaba onlara korkuyu öğreten biz olabilir miyiz?
Korkulan objeleri bir düşünelim..

Mesela, hayvanlar..

Kedi, köpek, karınca, kelebek, böcek, vs. Bazı bebekler kedi köpeklerle sarmaş dolaşken bazılarının sokakta bir hayvan görünce çığlık çığlığa kalması garip değil mi sizce? Bir köpek tarafından ısırılan bir çocuğun korkusunu normal kabul etsek bile, köpekle ilgili hiçbir kötü anısı olmayan bir bebeğin aşırı tepkilerinin altında öğrenilmiş davranışların olduğunu düşünüyorum ben. Anne – babası yahut bir yakını köpekten korkuyorsa ya da çocuğu korkutmak için “Köpek geliyor.” gibi cümleler kuruyorsa çocuğun köpeğe ya da benzer hayvanlara karşı negatif yaklaşması kadar olağan bir şey yoktur.
Ağaçlardan, topraktan, doğadan bihaber çocuklar kazara bir karınca görseler yaygarayı basıyorlar. Acaba bir yetişkinden belki bir söz, belki fiziksel bir tepki, bir mimik, belki de bir tiksinme nidasıyla o minicik hayvancağızla ilgili olumsuz neler kazındı beynine? Evet, evet burada da çocuğumuza korkmayı biz öğrettik.

İnsanlar yaratılışları itibarıyla kendilerinden güçlü ve bilinmeyenlere karşı korkuya meyillidirler. Özellikle küçük yavrularımız için her şey keşfedilmemiş durumdayken, hayatı gereksiz korkularla tanıtmayalım. Banyodan ya da sifondan korkuyor çocuklar. Çünkü kendilerinin de o su gibi delikten akacaklarına inanıyorlar. Ya da nedenini bilemedikleri şimşekten, doktordan, iğneden..vs. ama biz biliyoruz bunları ve en doğru şekilde öğretmeliyiz.

En çok da terkedilmekten korkuyorlar bence. Ebeveynleri ve sevdikleri tarafından terkedilmekten. Özellikle boşanan ailelerin çocuklarında yoğun gözlemlenen bir durum bu.
Sizce de onlara kazandırmamız gereken en önemli duygu güven değil mi? Dimdik ayakta durabilecekleri, karşılaştıkları her sorunla mücadele edebilecekleri, doğru ya da yanlış bütün kararlarında yanlarında olduğumuzu hissettirecek bir güven..

Elbette her insanın, her çocuğun bir karakteri var. Hoşlandıkları ve hoşlanmadıkları.. Lütfen onlara kendi zevklerimizi, kendi tarzlarımızı empoze etmeye çalışmayalım. Siz yürüyüşten hoşlanmıyorsanız o da evde oturan biri olmasın. Siz et yemiyorsanız onu da vejetaryen yapmayın..

Bırakın kararı o versin..