Bu gün bu satırları yazan Özlem bambaşka biri …Hem de o kadar başka biri ki görseniz belki beni tanımayan siz bile anlarsınız başkalığımı. Ama görmek lazım dedim ya çünkü ben bu hislerimi tam olarak tanımlayamıyorum şu anda. Çok mutluyum ama çok da mutsuzum,çok sakinim ama çok da endişeliyim. Elimde 3 kilo ağırlığında 51 cm boyunda miniminnacık bir “şey” var. Niye “şey” çünkü inanın bana kendisine karşı o kadar büyük ki hislerim biraz dengelemem lazım.

Gelelim şu meşhur doğum hikayeme…Meşhur diyorum çünkü inanın bana normal yollardan doğum yapınca kendinizi bir başka meşhur hissedebilirsiniz.Çünkü gerçekten bir insan için çok zorlayıcı ama bir kadın için muhakkak deneyimlenmesi gereken bir tecrübe doğurmak. Adı üstünde doğuruyorsunuz ya.Canınızdan olan bir canı hayatla buluşturuyorsunuz. Lütfen az sonra yazacaklarım sizleri korkutmasın. Ben tüm çıplaklığıyla yaşadıklarımı, hissettiklerimi paylaşmak istiyorum sizlerle…

Herşey geçtiğimiz hafta Cumartesi oldu bitti…Son kontrolümüzde doktorum Süreyya Menteş, bebeğin her an gelebileceğini ,sabah hastaneye giriş yapmamız gerektiğini söyledi. Herkes çok şaşırdı, ben hariç. Çünkü son bir kaç gündür yaşadığım sancılar bebeğin yolculuğuna başladığının işaretiydi benim için. Kendimi normal doğuma o kadar iyi hazırlamıştım ki sükünetimi hiç bozmadım desem yeridir. Hemen uzaktaki çok sevdklerim yollara döküldü benim için.Babam ve canım kardeşim sabahın erken saatlerinde kapıyı çaldı.

Sabah saat 11.00’ de cümbür cemaat Memorial Hatanesi’ndeydik..Odamıza yerleştik ve başladık hazırlıklara.Önce kolumdan damar yolu açıldı, ardından lavman yapıldı, daha sonra da epidural için belime katater takıldı. Tüm bu işlemler yapılırken ben ne yapıyordum biliyor musunuz? Bolbol sohbet edip heyecanımı dindirmeye çalışıyordum. Bu arada da sancılarımı yok saymaya çalıştığımı söylememe gerek yok herhalde. Nasıl sancılar diye sorduğunuzu düşünerek hemen yanıt vereyim. Vallahi de billahi de çok can yakan şeyler değil. Hani bir çoğumuzun alışkın olduğu o adet sancıları var ya işte onun biraz daha fazlası.

Bir sonraki aşamada sancıların daha düzenli olması için ilaç ve de ağrı az olsun diye epidural verilmeye başlandı. Bu arada epidural konusuna da bir açıklık getirmek istiyorum. Epidural rahim 3-4 santim açıldıktan sonra veriliyor. Ve de yalnızca 6 santim açılana kadar bu nimetten faydalanabiliyorsunuz. Gerçektende sancı ölçerde ağrı düzeyini yüzde doksanlarda görürken sizin hissettiğiniz sancı sinek ıssırığı gibi bir şey.(Biraz abartmış olabilirim. Karnınız ve kasıklarınız ağrıyor işte Ancak 6 santimden sonra malesef epidural kesiliyor çünkü rahim açıklığı 10 cm bulmalı ve de anne adayı ıkınmalı ki bebeği dünyaya getirebilsin. Benim için en zor saatler akşamüstü 16.00’da başladı.Çok şiddetli sancılar ve de başından beri sol bacağımdaki ağrı inanılmaz acı vericiydi. Annem,kızkardeşim,kuzenim ve diğer sevdiklerim mümkün olduğunca benden uzak durarak bu dönemi atlatmamı bekledi. Çünkü çok sevdiğiniz birinin acı çekmesini izlemek gerçekten çok zor olsa gerek. Canım biricik kocam Cem ve de kuzen Fatoş ise hep yanımda olarak bana destek vermeye çalıştılar. Bense ne bağırıyordum ne de durumdan şikayet ediyordum.Yalnızca acıdan dolayı gözlerimden dökülen yaşları engelliyemiyordum o kadar. İnanır mısınız şimdi size çok korkunç gelebilir bu anlattıklarım ama o an o kadar da zor olmuyor.Bir şekilde son ana konsantre oluyorsunuz, tabiki de çok istiyorsanız ve de kendinizi buna hazırlamışsanız.

Ve sonunda saat 18.00’de doğumhanenin yolunu tuttuk.Artık ıkınma vakti gelmişti.İşte burada da öğrenmemiz gereken şey doğru ıkınmaymış. Ama nasıl öğrenilir ki doğru ıkınmaBenim minik oğlan çıkmamak için direniyordu ben de ıkınmak için. Bir ara yapamıyorum olmuyor dediğimi doktorum Süreyya Bey’in de “Özlem çok konuşma da ıkın” dediğini hatırlıyorum.

Kocam yaşlı gözlerle ve elimi sıkı sıkı tutmuş bir şekilde “hadi aşkım kafasını görüyorum, bir daha yapabilirsin” dediğinde artık bu işi bitirmem gerektiğine karar verdim ve de öyle bir ıkındım ki benim minik Rüzgar kendini bir anda dışarda buldu.Bu arada sevgili Fatoş da bu muhteşem anı fotoğraflamaya çalışıyordu. Ve de gerçekten harikalar yarattı. İşte bitmişti sonunda Rüzgar’ı karnımın üstüne koyduklarında kocamın yüzündeki ifadeyi anlatamam sizlere ve tabiki benim hislerimi de.

Sonraki 2 gün boyunca hastanede yattık. Özellikle doğum katındaki hemşirelerimiz Özge Dalgın ki kendisi aynı zamanda ebe hemşiremiz oluyor,Nahide Bozkurt ve Sevda Çapkan hem benimle hem de Rüzgar’la çok yakından ilgilendi.Beni ve Rüzgar’ı yeni yaşamımıza hazırlamak için ellerinden geleni yaptılar. İlk gecemizde sabaha kadar uyumadı Rüzgar. Sabah 5 sularında banyo yaptıktan sonra da derin bir uykuya daldı.

İşte doğum hikayemiz bu kadar sevgili okurlar. Daha aslında yazacak çok şey var amma velakin yer yok.Son satırlarım her zaman ki gibi teşekkür olacak beni mazur görün.Canım kocam seni çokkk seviyorum ,benim yanımda olduğum için teşekkür ederim. Sevgili doktorum Süreyya Menteş, başından beri zorlu geçen hamileliğim boyunca bana cesaret verdiğiniz,çok istediğim normal doğuma beni teşvik ettiğiniz ve birtanecik oğlum Rüzgar’ı sağsalim yaşamla buluşturduğunuz için size minnetarım. Memorial Hastanesi Kurumsal İletişim bölümünden ,Yeliz Hanım, Aslı Hanım ve deparmandaki diğer sevgili dostlarıma,hastanede tüm organizasyonu yapan Melis Hanım’a da kucak dolusu sevgiler benden..Unutmadan Rüzgar çıkmadan sünnet de oldu. Detaylar bir sonraki yazıda.. Son söz :doğum yapmak çok zor ama muhteşem bir şeymiş.Anneme de beni doğurduğu için çokk teşekkür ederim.

Özlem Ögen Yurdakul- Editör
ozlemogen@hotmail.com