Gelişmiş ülkeler, eğitimin çocuğun doğumuyla başlayan bir süreç olduğunun çoktan bilincinde. Hatta 50-60 yıldır ulusal eğitimi 7 yaşında değil 0-3 yaşında başlatıyor. Çünkü 0-3 yaşlar arası dönemin hem bireysel hem de toplumsal getirileri olduğunu anlamış durumda.

Ülkeler arasında tüm diğer etkenler eşitlendiğinde artı değer yaratacak tek kaynak insanın yetenekleridir.Bu gerçekle hareket eden ülkeler, insanının eğitimini “ formatlanmış tek tip insan yaratma” süreci olarak görmemekte. Sahip oldukları insan kaynaklarının eğitimini yararlanılması gereken ulusal doğal kaynaklar şeklinde görmektedir.

Dikkatimi çeken harika bir örnek vermek istiyorum. İskoçya hükümeti, bebeklerin 0-3 yaşları arasındaki gelişim ve öğrenme dönemlerinde ailelere ve profesyonel bakıcılara rehber olarak bir kitapçık hazırlamış. ( For Scotland’s children) Tüm siyasi partilere buradan sesleniyorum.Parti tüzüklerinde çocuk bakımı ve eğitimi ile ilgili somut bir şey görmeyi istiyorum.

Çünkü biliyoruz ki erken bebeklik dönemini merkeze alan ulusal rehberlik ve eğitim hizmetleri bir ülkenin geleceğini aydınlatıyor. Mutlu bir ülke ve mutlu bir insan yaratmanın en vazgeçilmez ögesi.

0-3 yaşlar arasında verilecek eğitim, özellikle anne baba ve aile yakınlarının bebekleriyle olabildiğince fazla zaman geçirmelerine aracılık etmelidir. Bazı yasal düzenlemeler yapılarak çalışan ana-baba, önceden düzenlenmiş programlar dahilinde, bebekleriyle birlikte vakit geçirebilecekleri “zorunlu izinler” verilebilmelidir.Çünkü 0-3 aş döneminde ana-baba sevgisinin-şefkatinin alternatifi yoktur
Türkiye’de erken bebeklik dönemini öncelikli eğitim hedefleri arasına alan ve bu konuda aileleri, profesyonel bakıcıları yetkinleştiren programlara gereksinim vardır. Bağımsız, kendi kararlarını kendi veren, ayakları üzerinde durabilen, nitelikli iş gücü vasıfları kazanmış, ekonomik ve siyasi bağımsızlığı olan insanlara ihtiyacımız var.

İNSAN BEYNİNE YENİ BİR BAKIŞ

ESKİ GÖRÜŞLER
Beyin gelişimi doğuştan getirdiğimiz genlere bağlıdır
3 yaşına kadar edindiğimiz yaşantıların ileriye dönük beyin gelişimine etkisi çok azdır Bebeğin, bakımından birinci derecede sorumlu olan kimseyle kuracağı güvenli ve sınırlı ilişkiler gelişim ve öğrenme için yeterli ortamı sağlar

Beyin gelişimi doğrusaldır; Beynin öğrenme ve değişme kapasitesi bebeklikten erişkinli geçerken aşamalı olarak artar.
2 yaşlarındaki bir çocuğun beyni bir üniversite öğrencisinin beynine kıyaslı daha pasiftir

YENİ GÖRÜŞLER

Beyin gelişimi, genler ve çevrenin sağladığı deneyimlerle genler arasındaki karmaşık etkileşim sonucu ortaya çıkar.

Erken dönemlerdeki yaşantıların ve beş duyuya hitap eden uygun uyarımların beyin yapısı ve erişkinlik kapasitesi üzerinde belirleyici etkisi vardır. Erken dönemlerdeki etkileşim ve zenginleştirilmiş uyarıcıların bulunduğu ortamları sağlamak,doğrudan beyin kalitesini belirleyen sinir hücreleri arasındaki bağlantıları artırır ve yoğunlaştırır.

Beyin gelişimi doğrusal değildir: Belli becerilerin ve bilgilerin çok kolay ve kalıcı olarak edinebileceği kritik dönemler vardır.
2-3 yaşlarında bir çocuğun beyni yetişkinlere kıyaslı iki kat daha aktiftir.Yaş ilerledikçe aktif olma durumu azalır.

(Akıllı Bebekler Akademisi)
Buradan çıkan sonuç; Eğitimin insan yavrusunun doğduğu andan itibaren nasıl belirleyici olduğunu görüyoruz. Bu kadar zor süreçler gerektiren İnsanımızın geleceği, toplumumuzun geleceği “anne-baba” nın tek başına sorumluluğuna bırakılamaz. 0-3 yaş çocuk gelişimi ve eğitimi Ulusal eğitim politikamız içinde öncelikle ele alınmalıdır.

Pervin Albayrak